-->
Alıştı Gönül.. Fakat Tükendi Ömür..

7 Ekim 2013

Her şey zorduda kolaymıydı beni öldürmek.
Hiç mi acımadı o kahrolasıca yüreğin.
Beni sevmek zor geldide.
Ellerin olmak kolaymı geldi sana.
Kapıyı aralamana gerek yok.
Sana geldiğim yollardan gitmesini bilirim.
Varlığınlada yokluğunlada acı çektim ben.
Ama her şeye rağmen sevdim.
Senin sevmediğin kadar sevdim seni.

Murat İnce

6 Ekim 2013

İstanbul

Ne demiş şair:
“İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar?”
İstanbul nazlı bir kız gibidir. Sevilmek için yaşar. Dört bir yanı aşk’tır.
 Sevdadır. Dört bir yanı sevgililerin diyarıdır.

Şimdi Ne Desem Kar Yağıyor



Dudağını düğümlediğim fırtınaları kopardım sonunda bir bardak su da
Ben hancı sen soncu
“Sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar”
Elbette unuturum sonunda
En fazla bir mevsim ağlarım
Alışırım yalancı baharlara ama;
Ama yine de biri beni kandırsın yokluğunda
Sen bu şiiri okurken ben başka bir şiir de olacam
Başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış meğer
Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor
Ve sustuklarım neler söylüyor
Gittin değil mi?
Şimdi ne desem kar yağıyor.

Kahraman TAZEOĞLU

Mahşere Kadar..



Hani senli benli düşünceler vardı bir zamanlar..
Hani sonra ''biz'' oldu hayallere dönüştü.. 
Çok seviyorduk ya hani, birlikte öleceğimize nasıl da inandırmıştık kendimizi..
Gözlerime bakınca hayat buluyordun..bana olan aşk'ın kalbine sığmıyordu ya hani..
Ahh.. o kalbini seveyim.. diyordum..
Ne de güzel anlardı.. artık anılarda kaldı.. 
Hatırladıkça bazen gülümsüyorum.. bazen ise tutamıyorum gözyaşlarımı..
Şunu anladım ki; sensiz geçirdiğim o kadar zaman içinde..
Sen bu dünyada olmasan da.. hep benim kalbimdesin..
Bizim aşkımız mahşere kadar..


15 Temmuz 2013

Bir elif miktarı..



Hiçbir filiz kendi gölgesinden öte bir yerde ölümü tatmamıştır..”


Ey gözlerime bahşedilmiş mucize,



Ey yüreğime hediye edilmiş Cennet kokusu,



Ey nefesime serpiştirilmiş bir yudum taze hayat,



Kan ter içinde susuz dudaklarıyla ve semâya dönen dualarıyla “ bir avuç deryâ’yı “ dileyen bir Haziran Cumartesi vaktinden düşüyorum sen kokan bu satırları..Vaveylâ eden bir öğle saatinde bulunduğun yerin deli rüzgarlarında düşlüyorum seni..Deli esen rüzgara inat başını eğmeyen gözlerine baka baka seni sevdiğimi haykırıyorum dua dua.... Kulağımda yankılan Cennet şarkılarıyla yeniden huzuru doldururken seni çekiyorum içime.. Toprak kokan benliğimle deniz kokan türkülerin söylendiği yüreğine akıyorum.. Sen mavi bir deryâ, ben sana kavuşmayı arzulayan - ruhi haliyle- Leylâ.. Sana gelen yollarıma sunulmuş tüm engelleri teker teker aşarak sana koşuyorum. Yüreğimde toprak kokusu, yüreğimde sana bir an evvel kavuşma çoşkusu..Hadi sevgiliKapılarını, perdelerini sonuna kadar arala.. Mevcudiyetinin ve geleceğinin tek idamesi / gayesi koca yürekli “ umut “ sayfalarına bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse olmaya geliyorum.. Heybemde yetiştirirken her nefesine bir “ Elif “ miktarı huzuru kattığım birkaç sevda gülü ve nefesimde Cennet tahayyülü ile sana koşmaktayım..Yıllarca sana sakladığım yüreğimi benden emin olana “ sana “ katmaya geliyorum.. Yollarım sana, menzilim sana..Kan ter içinde kalan Haziran ayının aksine ben “ senin gözlerinde “ yaşlanmayı diliyorum.Senin mevcudiyetine idrakim tamamdır artık.. Gayri benliğim senin varlığında sonlansın sevgilim…Çünkü biz bir mucizenin gerçeğe en yakın halinde sevdik birbirimizi.. Biz ki; dallarında bir “ Elif “ miktarı huzur, köklerindeki taze umutları taşıyan gül-i râna’nın sevdaya sunulan bir avuç mutluluğuyuz.

/ içimdeki yalnızlığa bir dirhem hayat.. Sus.. Bak kör bir yüreğe sevgiyi öğretiyorsun..Büyüyor içimde ölen bir çocuk.. Yarım değil cümlelerim..Mutluluk fiilinden umut deryası cümleler kuruyorum mavilere.. Rüzgarı omuzlarıma alıp bulutlara yeni göç yolları buluyorum..Biliyorum her yol sana... Biliyorum her söz sana..Evet zor yaşadıklarım.. Zifiri bir karanlık ilerlediğim, bir ölüm kalım savaşı göğsümden sildiğim..